Diggcinema | Music Exploit | MP3 VALLEY | CANLI TV

Pazar, Ağustos 19, 2007

Çinliler Geliyor (2006)

Yönetmen
Zeki Ökten
Senaryo Yazarı
Fatih Altınöz
Tür
Komedi



Tam ekran izlemek için buraya tıklayın

Oyuncu..................Filmdeki Karakteri
Cüneyt Türel..................Salih
Yaman Tarcan..................Tevfik
Bülent Kayabaş..................Osman
Nilgün Belgün..................Zehra
Yüksel Arıcı..................Cumali
İpek Bilgin..................Leyla
Erol Demiröz..................Hacı
Gürgen Öz..................Ahmet
A. Yavuz Sepetçi..................Yaşar
Serkan Keskin..................Asım
Derya Durmaz..................Neriman
Sezgi Mengi..................Bedri
Belit Özükan..................Adalet
Şenay Gürler..................Ayşe
İhsan Bilsev..................Otelci
Sinan Albayrak..................Yuppie
Hakan Salınmış..................Hakkı
Salih Kalyon..................Koreli
Nevzat Şenol..................Meyhaneci
Efe Çetinel..................Ali
Hüseyin Avni Danyal..................Hayri
Deniz Alan..................Emine


Konu
İki katlı ahşap evleri, meydanı ve dar sokaklarıyla tipik bir batı Anadolu kasabasında Kurtuluş günü yaklaşmaktadır. Kasabanın yerli halkından bir grup koro oluşturarak Kurtuluş günü için bir sanat müziği konseri hazırlığına girişmiştir. Koro provaların sonuna yaklaşmaktadır. Koroda üç kadın, üç erkek şarkıcı; ud, keman ve klarnet olmak üzere üç de enstrüman bulunmaktadır. Korodaki kişiler aynı zamanda hikayemizin kahramanlarıdır.

Koronun şefliğini kasabanın tatlıcısı Salih (Cüneyt Türel) üstlenmiştir. Salih 60-65 yaşlarında sert mizaçlı, duygularını belli edemeyen bir adamdır. Karısı ölmüştür, büyük oğlu ve onun ailesiyle beraber yaşamaktadır. Türk sanat müziğine olan tutkusu küçük yaşlarda başlamıştır.

Kemancı Osman (Bülent Kayabaş) kuruyemişçidir. 40-45 yaşlarında bir adamdır. Evlidir. Salih'in erkek kardeşidir.

Klarnetçi Tevfik (Yaman Tarcan) ise tesisatçıdır. Çingenedir.

Udi Leyla (İpek Bilgin) 50-55 yaşlarında bir ayağı sakat olduğu için koltuk değneği ile yürüyebilen bir kadındır. Kocası hacıdır (Erol Demiröz) ve koroda çalgı çaldığı için kocasıyla arası biraz açıktır. Tek oğulları askerlik yaparken Doğu'da şehit olmuştur. Leyla ud çalarak kendisine teselli aramaktadır.

Korodaki kadınlardan Zehra (Nilgün Belgün) 45 yaşlarında, alımlı ve biraz da hoppa bir kadındır. Pavyonda konsomatrisken kasabanın en zengin adamı beyaz eşya bayii Hayri (H. Avni Danyal), onu pavyondan çıkarıp nikahlı karısı yapmıştır. Zehra sanat müziği şarkılarını pavyon tarzında biraz abartılı bir şekilde yorumlamaktadır. Zehra koro şefi Salih ile de belli belirsiz bir flört halindedir.

Korodaki bir başka kadın olan Adalet (Belit Özükan), ortaokulda müzik öğretmenidir. 25-30 yaş arası çok güzel bir kadındır.

Korodaki son kadın Ayşe (Şenay Gürler), bankacıdır. Kasabanın yerlisidir. Duldur. Ağzı iyi laf yaptığı için bütün kasabayı kredi kartı müptelası yapmıştır. Bazılarıyla bu nedenle arası bozuktur.

Korodaki erkeklerden Yaşar (Yavuz Sepetçi) 40 yaşlarında uzun boylu, sıska ve yalnız bir adamdır. Kırtasiyecidir. Dükkanında kitap da satmaktadır. Alkoliktir. Kredi kartı borcu nedeniyle bankacı Ayşe ile arası bozuktur.

Belediye fen memuru Hakkı (Hakan Salınmış) korodaki erkeklerden bir diğeridir. Kendi ifadesine göre Belediyeyi o yönetmektedir.

Gazeteci Ahmet (Gürgen Öz) 30 yaşlarında yakışıklı bir gençtir. Üniversiteden mezun olup kasabaya dönmüştür. Kasabanın gazetesini çıkarmakta, ayrıca kasabanın tek televizyonunun müdürlüğünü yapmaktadır. Kasabanın medyası ondan sorulur. Ahmet, Adalet öğretmen ile flört etmektedir.

Koro kendi arasında çok ideal olmasa da bir uyum tutturmuş ve Kurtuluş gününden önceki son provalarından birindedir.
Hep birlikte Sadettin Kaynak'ın 'Bahar Bitti, Güz Bitti' adlı eserini çalışmaktadır. Herkes yaklaşan konserin heyecanı içindedir.

Kasaba ertesi güne uyandığında görünüşte herşey eskisi gibidir, Kasaba sınırında beliren iki büyük siyah jip belediye binasının önünde durana kadar gerçekten de herşey eskisi gibidir. Jiplerden çıkan üç-dört Çinli yanlarındaki Türk işadamı (Sinan Albayrak) ile birlikte belediyenin merdivenlerine yöneldikleri andan itibaren ise artık kasabada hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Haber kısa sürede bütün kasabaya yayılır; Çinliler kasabaya büyük bir yatırım için gelmektedirler. Binlerce dönüm arazi alarak burada yem-gübre üzerine büyük bir fabrika, ayrıca spor alanları, alışveriş merkezleri inşa edeceklerdir. Arazi kasabanın 'Çayır' adı verilen mevkiindedir.

Kasabaya yabancı sermayenin ilgisi herkesten çok kasabanın en zengin adamı Hayri'yi ilgilendirmektedir. Hayri, Fen memuru Hakkı, Gazeteci Ahmet ve Bankacı Ayşe ile işbirliği içinde bu yeni gelişmeyi ne şekilde yöneteceğinin planlamasıyla meşguldür. Çayır'ın etrafı da değerlenecektir ona göre. Oradaki toprakları bir bir sahiplerinden toplamaya yönelmek niyetindedir.

Çayırdaki en büyük arazi Yaşar'a aittir. Yaşar üst üste içtiği şarapların etkisi altında dünyadan elini eteğini çekmiş biridir. Ona yanaşmaya çalışırlar. Yaşar oralı olmaz.

Tatlıcı Salih'in de Çayır'da yeri vardır. Kardeşi Osman paraya ihtiyacı olduğu için orayı satmak niyetindedir, ama Salih anne yadigarı olduğu için oranın satılmasına karşıdır. Osman Salih'in oğluyla işbirliği içindedir.

Udi Leyla ise, Çayır'daki yerlerini satıp hacca gittiği için kocasına küsmüştür. Hacı ise, 'Sattımsa parayı kumarda mı batırdım? kadınlarla mı yedim? Neticede hacca gittim.' diyerek karısını yumuşatmaya çalışmaktadır.

Kasabadaki birkaç kişi hariç herkes çalışmadan, kısa yoldan servet sahibi olma hayallerine kapılmıştır. Kimi Çinliler için otel yapmaya, kimi lokantasını Çin yemeklerini de katarak büyütmeye niyetlenmiştir. Kimi hemen yeni bir otomobil almak, kimisi ise mobilya takımlarını değiştirmek derdindedir. Herkes kendine göre bir hayalin peşindedir ve Çayır'da yeri olmayan olana, Çayır'da yeri az olan çok olana kıskançlık içinde davranmaya başlamıştır.

Tüm bu değişimin ortasında koroyu konsere hazırlamaya çalışan Salih ise çaresizdir. Çünkü koro elemanlarından bazıları artık provalara gelmemektedir. Koro çalışmaları aksamaya başlamıştır. Bu sırada kasabaya Kurtuluş günü hazırlıkları için bir tribün kurulmaktadır. Ancak zengin olma histerisi içindeki kasabalılar o tribünün niçin kurulduğuyla ilgili değillerdir.

Kasabanın görünürdeki huzuru ve uyumu tamamen değişmiştir. Eskiden halı altına süpürülen şeyler ortalığa dökülmeye başlamıştır. Kardeşler, karı- kocalar, baba-oğullar arasında eski husumetler zengin olma hayalleri üzerinden günyüzüne çıkmıştır.

Herkes traji-komik bir şekilde Çinlileri beklemektedir. İtfaiye caddeleri sulamakta, yol işçileri kaldırım kenarlarını boyamaktadır. Ana caddedeki harap evlerin duvarları boyanarak yenilenmektedir. 'Çinili Büfe' tabelasındaki 'i' harfi kazınarak 'Çinli Büfe' haline getirilmektedir. Bir başka dükkana 'China Town' tabelası asılmakta, 'Köfteci Nuri' tabelası 'Köftheci Nuri' olarak, 'Cevdet ve Mahdumları' tabelası 'Cevdet and Sons' olarak, 'Kasap' tabelası 'Kassapp' olarak değiştirilmektedir.

Kasabanın kurtuluş törenleri için kurulan tribünün üstüne boydan boya büyük bir flama asılmıştır. Flamada 'YOMO' yazmaktadır. YOMO kasabaya yatırıma gelecek olan Çinli firmanın adıdır.

Salih olan bitenleri şaşkın izlerken bir yandan da kendi yerinin satılmasına 'Anamdan kalan son yer bu! Sattık sattık yedik kaç senedir... Ayrıyeten gavura satıyon bu sefer, sonra dönüp aynı evde bey yapmazlar adamı. En fazla kahya olursun!' diyerek direnmektedir meyhaneciyle konuşurken. Meyhaneciye: 'İyi de bunların gelecekleri ne malum?' diye sormaktadır Salih. Meyhanecinin yanıtı ise varolan durumu özetlemektedir: 'Başka şansları mı var abi? Biz domalmışız bi kere'

Kasaba Çinlileri beklemektedir, heyecan içinde. Herkes elinde ne varsa satıp paraya çevirmeye hazırdır çoktan.

Hiç yorum yok: